OKUL ÖNCESİ (2 - 5 YAŞ) DÖNEMDE BESLENME
VE
BESLENME DURUMUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ
İki yaşından önce çocuk, tam olarak başkalarına bağımlı ve sınırlı türden besinler tüketirken, okul öncesi dönemin sonunda tam olarak bağımsız, farklı türden besinleri tüketir duruma gelir. Okul öncesi dönemdeki çocukların enerji ve besin öğeleri gereksinimleri genel kanının tersine, bebeklik dönemi kadar yüksek değildir. İlk yaşta günlük enerji gereksinimi 80-120 kcal/kg arasında olup, daha sonra her üç yılda 10kcal/kg. kadar azalma olmaktadır. Ancak önemli fonksiyonel gelişmeler 2 - 5 yaş döneminde de devam ettiği için beslenmenin içeriği bu dönemde de çok önemlidir. Bu dönemde alınan günlük enerjinin %45-50’sinin karbonhidrat, %15-20’sinin protein, %30-35’inin yağlardan gelmesi önerilir. Bu bağlamda günlük besin içeriğinde 2 porsiyon et, balık, tavuk, yumurta, kuru baklagil, 2-3 porsiyon süt, yoğurt, peynir, 1-3 porsiyon sebze, 1-2 porsiyon meyve, 4 porsiyon ekmek, pilav, makarna vb. tahıllar, 1-3 yemek kaşığı yağ (yemekler içinde tüketilebilir), 1-2 yemek kaşığı şeker, reçel, bal vb. tüketilebilir. Şeker besin piramitlerinin en üstünde olup Amerikan Pediatri Akademisi ve Amerikan Kalp Birliği tarafından yapılan açıklamalarda günde 6 çay kaşığını geçmemesi yönünde uyarılarda bulunulmuştur.
Yemeği reddetme ya da seçici davranma bu yaş grubunda sık rastlanan bir beslenme davranışıdır. Çoğu durumda çocuk iyi besleniyor, ancak ailenin beklentisi doğrultusunda yemiyordur. Olumsuz beslenme davranışı olan çocuklarda çocuğun tüm yediklerini saptamak ve beslenme alışkanlıklarını belirlemek için ailenin üç günlük ayrıntılı (hangi saatte nelerin ne miktarda tüketildiği ) beslenme öyküsü alınarak yeterli kalori alıp almadığı belirlenebilir. Elde edilen veriler doğrultusunda çocuğun tercihleri göz önüne alınarak düzenlemeler yapılabilir.

Çocuğun yemekten 1 saat önceki ve yemek sırasındaki sıvı alımları azaltılarak öğünlerde alım arttırılabilir. Günlük süt tüketimi 500-600 ml (2 su bardağını) aşmamalıdır. Ancak diğer taraftan okul öncesi dönemde meyve suyu, gazlı ve şekerli içecekleri tüketme eğilimi olan çocukların sıvı alımını, su ve süte yönlendirmek uygun olur. Bazı aileler katkı ve şeker ilavesi ile hazırlanmış meyve suyu ile %100 meyve suyu arasındaki farkı bilmemekte ve meyve suyu ile meyve alımına katkı sağladıklarını düşünmektedirler. Amerikan Pediatri Akademisi tatlandırılmış meyve suyu ya da şeker ilaveli sütleri kesinlikle önermemektedir. Alternatif sıvı alımı önerisi olarak su ve (iki yaşından sonrası için yağı azaltılmış) sade süte alternatif tek öneri 120-180 ml. (1 su bardağından az) sınırını aşmayacak miktarda %100 meyve suyu olabileceği belirtilmiştir.
Okul öncesi dönemde günde 2-3 kere ara öğün ihtiyacı devam eder ve ara öğünler sağlıklı içerikte beslenme için bir fırsata dönüştürülebilir. Ara öğün abur cubur saati olarak düşünülmemelidir.
Besin seçiminde çocuğun öncelikleri dikkate alınarak farklı çeşitte, kolay yenilebilecek şekillerde ve ilgisini çekebilecek biçimde sunulmalıdır. Yaşıtlarıyla birlikte ve farklı ortamlarda (arkadaşının evinde, piknikte, restoranda) yemek, olumlu yeme davranışlarının gelişiminde katkı sağlar. Çocuklar anlatılanı değil görüleni taklit eder. Bu nedenle anneler, babalar ve çocuğun bakımından sorumlu kişiler olumlu (tutarlı ve benzer) yeme davranışı içinde olmalıdır.
Geçici olarak bir yiyeceğe düşkünlük veya reddetme bu yaş çocuklarda yaygın görülür. Normal gelişimin bir parçası olarak kabul edilen bu davranış biçimi çocuğun bağımsızlığının bir ifadesidir. Çocuğu zorlamak durumu daha da kötüleştirir ancak bir süre sonra reddedilen besin tekrar denenebilir. Çocuklar bir öğünü az yediklerinde bir sonraki öğünde bu durumu telafi edebilirler. İyi planlanmış, sağlıklı içerikte, uzun süre açlık hissetmeyeceği şekilde hazırlanan bir diyet listesi ile hedefe ulaşılabilir. Ödül olarak şeker ve tatlı tarzında ürünler teklif edilmemelidir.
Beslenme Durumunun Değerlendirilmesi
Beslenme durumunun değerlendirilmesinde en sık kullanılan ölçütler yaşa ve boya göre ağırlık, boy, baş çevresi, beden kitle indeksi ve rölatif tartıdır. Bu ölçütlerin yorumlanmasında cinsiyete ve yaşa göre düzenlenmiş ulusal referans değerleri (persantil eğrileri veya z- puanlama tabloları) kullanılmalıdır. Pediatride en yaygın kullanılan referans değerleri persantil (yüzdelik) tablolar ve eğrilerdir. Persantil eğriler değişik yaşlardan sağlıklı çocuk gruplarında genellikle aynı zaman diliminde standart yöntemlere uyularak yapılmış ölçümlerden türetilmiş, yaşa göre vücut ölçümlerine ilişkin dağılımı gösteren eğrilerdir. Değerlendirilen ölçüm türü açısından 50.persantil değeri çocuğun yaşına ve cinsiyetine göre saptanan ortalama değerleri gösterirken, 3.persantil değeri alt sınır, 97.persantil değeri ise üst sınır olarak kabul edilir.
Vücut ağırlığı ölçümleri her yaşta beslenme durumunun en değerli göstergelerinden biridir. Ancak tek bir ölçüm değeri beslenme durumunu değerlendirme açısından yetersizdir. Çocuk sağlığı izlemlerinde saptanan vücut ağırlığı ölçümleri yaşına ve cinsiyetine uygun persantil eğrisi üzerine işaretlenerek kilo artış hızı saptanabilir. Persantil eğrisinde düzleşme ya da eğride aşağı kayma ağırlık artmasında duraklama ya da azalma anlamına gelir ve bu noktada akut beslenme yetersizliği ya da kronik hastalık açısından sorgulanma gereği duyulur. Beslenme durumunun değerlendirilmesinde yalnızca yaşa göre ağırlık yeterli olmayabilir. Örneğin boy uzunluğu üst persantillerde giden iri bir çocuğun vücut ağırlığı da yüksek persantillerde olacaktır. Çocuğun boya göre ağırlığı hesaplandığında vücut ağırlığı normal persantillerde bulunabilir. Bu durumda vücut ağırlığı, boy uzunluğu, boya göre ağırlık ve vücut kitle indeksi ile beslenme durumu değerlendirilmelidir. Boy uzaması normal aralıklarda seyrederken vücut ağırlığında düşme akut beslenme yetersizliğini daha çok düşündürürken boy gelişiminde de duraksama ya da düşme de eşlik ediyor ise kronik hastalık ya da kronik beslenme yetersizliği açısından daha anlamlıdır. Boy uzunluk artışında beslenme ile beraber hormonel ve genetik faktörler de etkin rol oynamaktadır. Özellikle iki yaşından itibaren çocuk giderek genetik yapının belirlediği boy persantiline kayar. Bizim için anlamlı olan rakamlar değil, çocuğun bulunduğu eğriden düşmesidir. Örneğin 50. persantilde seyreden bir çocuğun 10. persantile düşmesi, araya büyümeyi engelleyen bir olayın (uzun süren bir hastalık, kronik beslenme bozukluğu vb.) girdiğini gösterir. Çocuğun genetik olarak yatkınlığı anne ve baba boyuna göre hesaplanan hedef boyun persantil değerine göre öngörülebilir. Örneğin boy uzunluk ölçümü 3-10 persantil aralığında olan bir çocuğun anne baba boy ortalamalarına göre hesaplanan nihai boy persantil değeri de bu aralıkta ise ve takiplerinde boy uzama hızı yaşına göre normal ve ölçümleri hep 3-10 persantil aralığında seyrediyor ise büyümesi normal kabul edilir.
Büyüme hızı çocuklarda aylara göre de farklılık gösterir. İlk yılda 25 cm., ikinci yılda 12 cm. boy uzaması beklenirken 2 yaşından sonra çocuğun boyu yılda 5-7,5 cm. uzar. Bir yaşında doğum kilosunun ortalama 3 katına, iki yaşında doğum kilosunun ortalama 4 katına erişen çocuklar, iki yaşından sonra yılda 2-2,5 kilo tartı artışı gösterir. İki yaşından küçük çocuklar 10 gr.’a duyarlı bebek terazileri ile tartılırken daha büyük çocuklar için 100 gr.’a duyarlı teraziler kullanılır.
Özetle büyümenin doğru değerlendirilmesi adına düzenli izlemlerle çocuğun takip edilmesi yeterlidir. İlk 6 ayda aylık, ikinci altı ayda üç ayda bir, 2-6 yaş aralığında 6 ayda bir, sonrasında yılda bir, büyüme açısından izlem önerilmektedir.
(Bu metin Uzm. Dr. Pınar Muradoğlu tarafından hazırlanmıştır.)